Duygusal Yorgunluk
Modern yaşamın hızlı temposu ve artan stres faktörleri, birçok kişide duygusal yorgunluk ya da diğer adıyla duygusal tükenmişlik halini ortaya çıkarır. Duygusal yorgunluk, kişinin kendisini bitkin, enerjisiz ve duygusal olarak tükenmiş hissetmesi durumudur. Bu durum hem iş hem de özel yaşamda performans düşüklüğüne, motivasyon kaybına ve sosyal ilişkilerde zorluklara yol açabilir.
Maslach ve Leiter (2016), duygusal yorgunluğun, tükenmişlik sendromunun üç temel bileşeninden biri olduğunu belirtir. Bu sendromda; kronik stres, işten soğuma ve düşük kişisel başarı hissi de önemli rol oynar. Özellikle yoğun insan ilişkisi gerektiren mesleklerde (örneğin öğretmenlik, sağlık hizmetleri) duygusal yorgunluk daha yaygındır. Ancak çağımızın dijitalleşen ve rekabetçi yapısı, herkesin bu durumdan etkilenmesine neden olabilir.
Belirtileri arasında kronik yorgunluk, uyku problemleri, ilgisizlik, karamsarlık ve sosyal izolasyon bulunur. Duygusal yorgunluk, hem fiziksel hem ruhsal sağlığı olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle erken fark etmek ve önlem almak önemlidir.
Duygusal yorgunlukla başa çıkmak için öz bakım, düzenli egzersiz, kaliteli uyku, sosyal destek ve sınır koyma becerileri geliştirmek gereklidir. Ayrıca profesyonel destek almak, bireyin stresle başa çıkma becerilerini artırmasına ve kaynaklarını yenilemesine yardımcı olur.
Kaynak: Maslach, C., & Leiter, M. P. (2016). Understanding the burnout experience: Recent research and its implications for psychiatry. World Psychiatry, 15(2), 103-111. https://doi.org/10.1002/wps.20311